SORU


TUS veya DUS sonuçlarının mahkeme kararı ile iptal edilmesi ile yeniden tercih hakkı tanınan ve Sağlık Bakanlığı adına üniversitelerin herhangi bir tıp veya diş hekimliği ile ilgili anabilim dalına yerleşen personelin daha önce imzalamış olduğu kefalet senedi ile ilgili nasıl bir işlem yapılması gerekmektedir?

KONUYA İLİŞKİN DÜZENLEMELER


Bilindiği üzere, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin “Uzmanlık eğitimi yaptırılması’’ başlıklı 56’ncı maddesinde; “(1) Bakanlık veya bağlı kuruluşlarının kadrolarında tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık mevzuatına göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uzmanlık eğitimi veya yan dal uzmanlık eğitimi yaptırılabilir. Bu şekilde eğitim yapmak isteyenler, döner sermaye ek ödemesi hariç her türlü malî ve sosyal hakları Bakanlık veya bağlı kuruluşları tarafından karşılanmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarda görevlendirilebilir. Bunlar, eğitimlerini tamamladıklarında görevlendirme süresi kadar Bakanlık veya bağlı kuruluşlarında hizmet yapmakla yükümlüdür. Söz konusu personelden örneği Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanmış, yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınır. Bunların hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden görevinden ayrılması, müstafi sayılması, görevine son verilmesi veya Devlet memurluğundan çıkarılması halinde, kendileri için Bakanlıkça yapılmış olan her türlü ödemeler toplamından, varsa hizmetin tamamlanan kısmı için hesaplanan miktar indirildikten sonra bakiye miktar kendilerinden kanuni faizi ile birlikte tahsil edilir. Tahsilat, borç miktarı ve ilgilinin durumu dikkate alınarak azami beş yıla kadar taksitlendirilerek yapılır. (2) İlgililerin uzmanlık eğitiminde başarısızlığı veya kendi istekleri ile uzmanlık eğitimini bırakmaları durumunda ise, görevlendirme süresi kadar Bakanlığa hizmet yapmaları zorunludur. Belirtilen hizmet süresi kadar Bakanlığa hizmet yapmak istemeyenlere yapılmış olan her türlü masrafların tamamı birinci fıkradaki esaslara göre ödettirilir.’’ hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, bakanlık veya bağlı kuruluşlarının kadrolarında bulunanlara diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uzmanlık eğitimi veya yan dal uzmanlık eğitimi yaptırılabileceği ve bu kişilerden kefalet senedine konu tutarların tahsili yoluna gidilebilmesi için öncelikle kefalet senedine konu yükümlülüğün ihlal edilmesi ve Bakanlığa hizmet yapmak istememesi şartı aranmaktadır.

Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” denilmektedir.

2577 sayılı Kanun’un bu hükmüne göre, idare, yargı kararlarını gecikmeksizin uygulamak zorundadır. Dolayısıyla hekimin, soru iptali kararı verilmesi neticesinde yeni bir tercihte bulunması ve bu tercihine uygun yeni bir bölüme yerleştirme işleminin yapılması yargı kararının doğal sonucudur. Yargı kararlarını uygulamak zorunda olan idare açısından karşı konulamayan ve mevcut durumun sürdürülmesinde hukuki bir imkânsızlık bulunmaktadır. Bu nedenle, sözleşmeden doğan bir borcun ifasının, sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan bir hukukî engel nedeniyle mümkün olmaması halinde, söz konusu borcun ifası bakımından hukukî imkânsızlık meydana gelmektedir.

Hukukumuzda benimsenen kusura bağlı sorumluluk ilkesi gereğince, kural olarak, ifanın imkânsız hale gelmesine kusuruyla yol açan taraf, diğerinin imkânsızlık nedeniyle uğradığı zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Bu durumda, yargı kararına dayalı olarak yeni bir tercihte bulunması nedeniyle ilgili hekime isnat edilecek herhangi bir kusurdan söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, sözleşmenin sona ermesinde kusuru bulunmayan kişiye sorumluluk yüklenemeyeceğinden, kişi adına düzenlenmiş kefalet senedine konu edimi ifa borcu da sona ermektedir.

EDİTÖR YORUMU


Yukarıda yer alan meri mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar doğrultusunda;

– Söz konusu personelin, soru iptaline dayalı olarak yeni bir tercihte bulunması ve bu tercihine uygun yeni bir bölüme yerleştirme işleminin yapılmasının müteselsil imzalı kefalet senedindeki yükümlülüğü ihlal edici bir davranış olmadığı değerlendirilmekte ve kefalet senedine konu ilgiliye yapılmış olan harcamaların tahsilinin mümkün olmadığı,

– Sağlık Bakanlığı adına yeniden yerleştirilmiş olduğu ana bilim dalında uzmanlık eğitimi almaya başlaması halinde, kişiyle önceden imzalanmış olan kefalet senedinin konusunun kalmadığı, bu nedenle yeniden eğitim almaya başladığı uzmanlık branşına ilişkin yeni bir kefalet senedinin düzenlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir.