ANAYASA MAHKEMESİ KARARI


Resmi Gazete Tarihi: 11.05.2018

Başvuru Numarası: 2015/13108     Karar Tarihi: 19.04.2018

Özeti:


Başvuru sahibi, 07.02.2012 tarihinde İstanbul Orman Bölge Müdürlüğüne hitaben yazdığı dilekçeyle İstanbul Kanlıca Orman İşletme Müdürlüğü emrine görevlendirilmesi talebinde bulunmuştur.

Genel Müdürlükçe başvurucunun görevlendirme talebi reddedilmiştir. Ayrıca, başvurucunun aynı yöndeki talebine daha önce de cevap verildiği hatırlatılmış, aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra yeniden talep dilekçesi göndermek suretiyle gereksiz yazışmaya sebebiyet vermesi nedeniyle başvurucunun bu konuda uyarılması istenmiştir. İşletme Müdürlüğü de  disiplin cezası mahiyetinde olmayacak şekilde bir yazı ile ilgiliyi uyarmıştır.

Bu uyarılma işleminin iptali için ilgilice idare mahkemesine dava açılmış ve işlem iptal edilmiştir. Bu kez idare kararı temyizen  bölge idare mahkemesine götürmüştür. Temyiz mahkemesi idareyi haklı görmüş ve kararı bozmuştur. Bozma gerekçesinde; başvurucunun yazılı olarak uyarılmsına ilişkin işlemin disiplin cezası mahiyetinde olmadığı, kişinin mevcut hukuksal durumunu etkileyen, kesin sonuç doğuran ve yürütülmesi zorunlu bir başka ifadeyle icrai işlem niteliği taşımadığı, dolayısıyla iptal davasına konu edilmeeyceği değerlendirmelerine yer verilmiş ve bu sebeple uyuşmazlığın esasının incelenemeyeceğini belirtmiştir.

Bunun üzerine ilgili mahkemeye başvuru hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

Anayasa mahkemesi tarafından yapılan değerlelendirme şu şekildedir:

“Danıştay içtihadında ortaya konulduğu üzere mevzuatta kamu görevlilerinin yazılı olarak ikaz edilmelerine imkan tanıyan bir düzenleme bulunmaması nedeniyle bu tip işlemler esasen bir disiplin cezası niteliği taşımamaktadır. Bununla birlikte Danıştay içtihadında, özlük dosyasında saklanan söz konusu işlemlerin idarenin kamu görevlisi hakkında takdir yetkisini kullancağı çeşitli işlemlerde (taltif, ceza, atama, görevlendirme, terfi gibi) dikkate alınabileeğinden hukuki durumunu etkileyebileceğinin kabul edildiği görülmektedir. anılan içtihattaki yaklaşımının öz itibariyla, statü hukukuna göre çalışan kamu görevlilerinin çalışma hayatının ve mesleki kariyerinin doğrudan, idare tarafından kamu personel hukuku kapsamında gerçekleştirilen bir takım işlemlerle şekillenmesi olgusuna dayandığı anlaşılmaktadır.

Danıştay içtihadında benimsenen bu yaklaşıma göre somut olayda başvurucunun yazılı olarak uyarılması yolunda tesis edilen ve özlük dosyasında saklandığı anlaşılan söz konusu işlemin başvurucu üzerinde bir takım hukuksal sonuçlar doğurma kapasitesinin bulunduğu, bu haliyle icrailik niteliğinin olduğu açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bireysel başvuruya konu mahkeme kararında ise Danıştay içtihadında belirtilen ölçütler kapsamında herhangi bir irdelemeye gidilmeksizin salt söz konusu yazının bir disiplin cezası olmadığı yönünde şekilci bir yaklaşımla hareket edilerek ortada idari davaya konu edilebilecek bir işlem bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı görülmektedir.

Bu sebeple, başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdehalenin ölçüsüz olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle, başvurucunun Anayasanın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.